Çocuklarımızın fiziksel, ruhsal, sosyal-duygusal ihtiyaçlarını karşılamak ve onları her türlü ihmal, istismardan korumak biz yetişkinlerin, devletin, ailelerin, okulların ve psikologların temel görevlerindendir. Son zamanda sıkça duyduğumuz istismar vakaları son derece üzücü boyutlara ulaşmıştır. Bu nedenle gerekli tedbir ve önlemlerine alınması gerektiğini düşünüyorum.

Çocuk istismarı “18 yaşın altındaki çocuğun, kendisinden sorumlu kişi ya da kurumlar tarafından, gelişimini her yönden zedeleyici biçimde fiziksel, cinsel ve duygusal zarar görmesidir.” İhmal ise “İlgili kurumların, devletin ya da bakım veren kişilerin çocuğa karşı en temel yükümlülüklerini yerine getirmemesidir.” İstismar ve ihmali birbirinden ayıran en önemli fark, istismarın aktif, ihmalin ise pasif bir olgu olmasıdır. İstismar üç şekilde incelenir: Fiziksel, cinsel ve duygusal.

Hangi istismar olursa olsun çocuğun onuru, gururu, benlik algısı son derece zedelenmiştir. İstismarın izleri ömür boyu sürer ve çocuğun ruhunda derin izler bırakır. Çocuğun gelecekteki insanlararası ilişkilerinde, kendi özel hayatında ve yaşamboyu amaçlarında kendini olumsuz tablolarla ortaya koyar.

Bu yazımda cinsel istismara değineceğim. Cinsel istismar; dokunma olmaksızın yapılan istismar, dokunmanın yer aldığı istismar, şiddet kullanılarak yapılan istismar olmak üzere üç grupta toplanır. Bu üzücü ve talihsiz olayı yaşayan çocuğun benlik saygısında ciddi düşüşler, güven duygusunu yitirme, gelecekteki cinsel uyumunda zorluk, çokeşlilik ya da cinsellikten tamamen kaçınma gibi durumlar ortaya çıkabilir. Burada çocuğun istismara maruz kaldığı yaş, olgunluk düzeyi ve mağdur ile suçlu arasındaki yakınlık önem taşır.

Çocuk istismarının bir kısmı, cinsel açıdan yetişkinleri değil de çocukları çekici bulan pedofiller tarafından işlenir. Cinsel Nesne Bozuklukları içerisinde yer alan “pedofili”; çocuklarla cinsel ilişki tutkusu olarak tanımlanır (Öztürk, 2008). Pedofilide cinsel nesnenin özü ve değeri ikinci plana atılarak, yetişkin kişi cinsel nesne olarak, uygun birini seçmek yerine, savunmasız çocukları tercih etmektedir. Pedofili tedavi edilmesi gereken, tedavi edilmesi mümkün olmadığında da hukuki boyutta en ağır cezaları içeren, gerekli yaptırılmaların uygulanması gereken bir bozukluktur.

Çocukları taciz eden kişiler, çoğunlukla çocukları çekici bulmayan, fakat tercih ettikleri yetişkinlerle ilişki yaşayamayan ve bu eksikliği çocukları kullanarak gidermeye çalışan kişilerdir.

Çocuğa yönelik aile içi istismar (ensest ilişki), aile içinde çocuğa bakmakla yükümlü bireylerden birinin çocuğu cinsel uyarı amacıyla herhangi bir davranışa sürüklemesi ya da davranışa göz yumması olarak tanımlanır. Çocuklar enseste maruz kaldıklarında, uğradıkları hakaret ve saldırıya karşılık vermek olanağından yoksundur. Çocuk sevilmeyeceği, ailesinin dağılacağı, kendisini istemeyecekleri korkusuyla bu ilişkiye ses çıkarmayabilir. Bu noktada bizler kıymetli çocuklarımızın çıkaramadığı ses olmak zorundayız.

1985 yılında yapılan bir araştırma, cinsel sataşma ve saldırının çocukta meydana getirdiği zedelenmeler ve dört etkiyi aynı anda yarattığını göstermektedir.

*Zedelenmiş cinsellik: Cinsel yönden istismara uğramış çocukta cinsel duygular ve cinsel tutumlar sağlıklı gelişimden sapabilir, uygun olmayan biçimler alabilir. Özellikle çocuk böyle bir eyleme zorla ve hırpalanarak itilmişse hayat boyu cinsellikten korku duyabilir. Arkadaşlarına karşı cinsel yönden saldırgan davranıp biraz büyüyünce kendisi de istismar suçu işleyebilir.

*İhanet Duygusu: Güvendiği, sevdiği kişi ona yalan söylemiş ve ahlaksızca davranmıştır. Çocuk kendini ihanete uğramış hissedebilir ve en temel duygularımızdan biri olan güven duygusu ciddi anlamda zedelenebilir.

*Acizlik: Çocuk, isteği ve iradesi dışında cinsellik amacıyla kullanıldığı ve kendisi de bunu engelleyemediği için büyük bir çaresizlik ve acizlik içinde hissedebilir.

*Damgalanmak: Çocukta cinsel istismar “kötülük, utanç, suçluluk” gibi kavramlar yaratır. Bu kavramlar zamanla çocuğun kendine güveninde ve benlik saygısında büyük azalmalar yaratabilir.

Kısa süreli ve rastlantısal cinsel içerikli karşılaşmalar; panik tepkilerine, uzun süreli suçluluk tepkilerine ve endişeye (anksiyeteye) yol açabilir. Fakat istismar, çocuk küçükken başlayıp uzun süre devam etmişse, cinsel birleşme vb. olaylar yaşanmışsa, zor kullanılmışsa, olay uzun süre gizli kalmışsa; sonuçlar çok daha ciddi olabilir. Çocukta aşırı duyarlılık, düşük özsaygı, depresyon (ruhsal çökkünlük) ve kendine zarar verici davranışlar ortaya çıkabilir (Yavuzer, 2011).

Çocuğumuzu Cinsel İstismardan Nasıl Koruyabiliriz?

– Çocukların genellikle “kötü” niyetli insanların görünüşlerinin de “kötü”, “bakımsız”, “tuhaf” olacağına dair bazı düşünceleri vardır. Çocukların anneleri ve babaları gibi görünen normal görünümlü yetişkinlerin de kendilerini incitebileceklerini, tanıdıkları ve güvendikleri insanların bile kendilerine kötü şeyler yapabileceklerini bilmeleri gerekir.

– Çocuğunuzu biriyle yalnız bırakmak, o kişiye karşı tuhaf bir hissiniz nedeniyle içinize sinmiyorsa, bu kişi ailenizden biri bile olsa duygularınıza, sezgilerinize güvenin.

– Çocuğunuz bir arkadaşının evine davet edilmişse, ondan sorumlu olacak yetişkini tanıdığınızdan emin olun. Eğer yaşı çok küçükse mümkün olduğunca yalnız başına güvenli olmadığını düşündüğünüz ortamlarda bırakmayınız.

– Çocuğunuza siz de dahil gerektiğinde “Hayır.” demeyi öğretin. Rahatsız olduğu herhangi bir durum karşısında bunu dile getirebileceğini anlatın. Amaç, çocuğumuzu yabancılar karşısında uyarmak ve cinsel istismardan korumaktır. Ama bunu yaparken yanınızdan uzaklaşmaktan korkmasına neden olmamak, kaygı düzeyini arttırmamak ve korkutmamak önemlidir.

– Çocuğunuzun yaş gelişimini dikkate alarak “mahrem bölgeleri” konusunda bilgi verin. Vücudunda bazı özel bölgeler olduğunu ve kendi isteği dışında kimsenin dokunmaya hakkı olmadığını basit, anlaşılır bir şekilde anlatın. Karşılıklı paylaşımlarda bulunun, günlük sohbetler yapın. “Hayır.” dediği şeyler için pişmanlık duymaması gerektiğini anlatın. Ona doğru gelmeyen veya başkası tarafından aralarında “sır” olarak kalması söylenilen şeyleri size anlatmasını söyleyin. Kişisel sınırlarımız hakkında yaş düzeyine uygun kitaplardan faydalanabilirsiniz. “Bedenim Bana Ait.” “Çocuklar için Cinsel Eğitim Öyküleri”, “Sır Versem Saklar Mısın?” vb. kitaplardan yararlanılabilir.

– Cinsel yönden kötüye kullanıma ya da kendisine zorla dokunmaya kalkışan, bir yere götürmeye çalışan birisi ile karşılaştıklarında “yüksek sesle bağırmalarını” öğretin. Çocukların en güçlü silahları yüksek sesleridir. Ayrıca ağzını kapatma vb. bir durum olduğunda tekme atıp hemen oradan uzaklaşabilecekleri anlatılabilir.

– “Eğer başkaları, en yakın akrabalar bile tenha yerlerde seni sever, okşar ve severken cinsel organlarına (dudak, popo, meme, vajina-kuku, penis-pipi) dokunursa buna izin verme, koşarak oradan uzaklaş. Başına böyle bir şey gelirse, gelip bana anlat. Bu kişi yaptıklarını anlatmaman için seni korkutsa bile bana söyle.” ya da “Her sevme, okşama kötü niyetli değildir. Mesela ben sana sarıldığımda bunun iyi mi kötü mü olduğunu hissedersin, hislerine güven. Sen akıllı bir çocuksun, bunu anlayabilirsin. Eğer seni kendi çocuğu gibi seven iyi kalpli insanlardan da şüphe edecek olursan onlara haksızlık etmiş olursun.” şeklinde bilgilendirmeler yapabilirsiniz.

Farklı bir sohbet zamanında (çocuğunuzu terdirgin etmeden), şu 14 Altın Kuralı öğretin ve farklı zamanlarda yineleyin:

1- Sessiz yerler güvenli değil. Ben hep arkadaşlarımla oynarım!

2- Tanımadığım kişilerden şeker, hediye almam!

3- Ailemden izinsiz arabalara binmem!

4- Yardım istersem, üniformalı birinden isterim!

5- Kendi adımı, annemin, babamın adını bilirim. (5 yaş ve sonrasında) Telefon numaramızla adresimizi de bilirim!

6- Su birikintisine, kuyu nehir veya denize yanımda güvendiğim bir yetişkin olmadan yaklaşmam ve girmem!

7- İstemediğim şeylere hemen “hayır” derim.

8- Tedirgin olursam, hemen oradan uzaklaşırım, kaçarım!

9- Biri bana dokunduğunda kendimi kötü hissedersem “Hayır, bana dokunma.” derim! Bu benim en doğal hakkım.

10- Sesim alarmımdır benim. Tedirginsem, korkarsam hemen bağırırım! Çekinmem!

11- Başkalarıyla konuştuklarımı aileme de söylerim!

12- Bir yere gitmeden önce aileme sorarım!

13- Korkarsam, kendimi kötü hissedersem hemen birini söylerim!

14- Büyük biri benden yardım isterse, yardım etmeden önce ailemden izin alırım!

Başka bir yazımda ele alacağım farklı bir konuda buluşmak üzere… Kendinize ve çocuklarınıza iyi bakın. Daha aydınlık, güneşli ve güzel günlere kavuşmak umudu ile…

Sevgilerimle,

Uzm. Psk. Özge BİLGİLİER

İstanbul

Kaynak:

Öztürk, O. Uluşahin, A. “Ruh Sağlığı ve Bozuklukları II” Yenilenmiş 11. Baskı, İstanbul: Nobel Tıp Kitapevleri, 2008 Solter, A. “ Çocuğunuza Kulak Verin” Doğan Egmont Yayıncılık, 2016 Yalom, I. “ Okul-Öncesi Çocuklarının Terapisi” Prestij Yayınları, 2014 Yavuzer, H. “Çocuk ve Suç”, İstanbul: Remzi Kitabevi, 2011

Visits: 229